Rıfat Araz Hayatı ve şiirlerinden Örnekler
1 sayfadaki 1 sayfası
Rıfat Araz Hayatı ve şiirlerinden Örnekler
Rıfat ARAZ Şair ve yazar. 27 Ocak 1949, Erciş / Van doğumlu. İlkokulu Iğdır’da, liseyi Kars ve Ağrı’da tamamladı. ****** Ü. Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü (1976) mezunu. Gazi Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde yüksek lisans ve doktora çalışmalarını tamamlayarak Halk Edebiyatı Uzmanı oldu (1992) Yüksek öğrenim öncesi Iğdır, Manisa ve Erzurum’da ilkokul öğretmeni ve idareci olarak çalıştı (1968-72); daha sonra Elazığ liseleri ve Elazığ Eğitim Enstitüsü’nde, Ankara Çubuk Lisesi, Hasanoğlan Öğretmen Lisesinde okul müdürlükleri görevinde bulundu (1976-1988). Halen Ankara’da ikâmet etmekte ve MEB’da Bakanlık Başmüfettiş olarak görev yapmaktadır. Yazı ve şiirleri Erdem, Bilge ve Bizim Külliye dergileri başta olmak üzere Türk Edebiyatı, (Töre), (Divan), Türk Dili, Çınar, Anadolu Çınar, Azerbaycan, Yağmur, Somuncu Baba, Altınoluk, Sızıntı, Kümbet, Hazan, Yeni Güneysu, Simav, Bizim Ece, Karınca, Maki, Kervan, Hedef, Millî Eğitim, vd dergiler ile Gündüz ve Kurultay gazeteleri ile on antolojide yer aldı. İlk şiiri, 1976 yılında Türk Edebiyatı yayımlandı. Çınar Kültür ve Sanat Dergisince “Osmanlının 700. Kuruluş Yıldönümü” münasebetiyle düzenlenen Türkiye genelindeki şiir yarışmasında “Yeşeren Dallar” adlı şiiriyle üçüncülük ödülüne; 2000 Yılında İLESAM, ****** Kültür Merkezi ve ailesi tarafından Şair Nüzhet ERMAN anısına düzenlenen Türkiye genelindeki şiir yarışmasında “ Ağrı Dağına Sesleniş” adlı şiiriyle birincilik ödülüne; 2002 Yılında Isparta Göller Bölesi Şairler Derneğince açılan Türkiye genelindeki “serbest konulu” şiir yarışmasında “Kan Ağlayan Gül” şiiriyle birincilik ödülüne; 2003 Yılında Kütahya / Simav Anadolu Dergisince açılan Türkiye genelindeki şiir yarışmasında “Bursa’ya Sesleniş” adlı şiiriyle birincilik ödülüne; Kayseri’de yayınlanan Berceste Dergisince, Türkiye genelinde 2005 yılında açılan “Na’t konulu şiir yarışmasında, “Na’t” başlıklı şiiriyle birincilik ödülüne; 2008 yılında İstanbul Kubader Vakfı tarafından Türkiye genelinde düzenlenen “Peygamberimize Adanmış Şiirler” yarışmasında “Seni Andım Efendim” adlı şiiriyle birincilik ödülüne layık görüldü. Türkiye’nin muhtelif illerinde düzenlenmekte olan “Şiir Akşamları”na ayrıca, her yıl Elazığ’da Uluslararası seviyede yürütülen ve XI.’si Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzenlenen “Hazar Şiir Akşamları”na Türkiye’den şâir olarak katıldı. “R. Araz, hecenin bütün kurallarını ve kalıplarını bilen bir edebiyat öğretmeni, bunun yüksek eğitimini almış edebiyat doktorudur. Vezne hakimiyeti, âhenkteki başarısı buradan gelmektedir. Yer yer didaktizmin hissedildiği mısraları görmezden gelerek kendi ikliminde hür kanat çırpışını, his ve hayalini fikir kazanında kaynatışını dikkate alarak denilebilir ki: Şiir, örtülenmiş ifade, söylenmişi söylenmemişe taşıyan söyleyiştir.” (Prof.Dr. Sadık Tural) “Bu şiirler için, Yediyüzyıl sonra, “ Yûnus Bahçesinde Açan Gül “bile diyebilirim. Sonsuzluğa Adanan Ömür’de, Siyasetten, İdeolojiden, günlük dedikodulardan uzak dingin bir inanmış rûhun insanın rûhuna inşirah veren seslenişleri yer almakta. Bu şiirler insanı mâsivâdan mâverâya doğru huzur dolu, güven dolu, mutluluk dolu, uzun bir yolculuğa çıkarmaktadır. Bu şiirler Çağdaş Türk Edebiyatının Tasavvuf Şiirleridir. Yeni bir dinî ve Tasavvufî hassasiyetin güzel verimleridir. Çağdaşımız olan bir Yûnus Emre’nin şiirleridir. Bu çağın Yûnus’unun ne kadar çok ilim, kültür ve hüner bilmesi, edinmesi gerekiyorsa Rıfat ARAZ’da bunların hepsi hakkıyla bulunmaktadır. Bu bakımdan bu şiirler, tıpkı Yûnus’unkilerde olduğu gibi hem halk, hem de aydınlar tarafından sevilerek okunacak kırattadır. Böylece bugünkü Türk Şiirinin handikaplarından da kendisini kurtarmış görünmektedir.”(Bekir Oğuzbaşaran) “Rıfat Araz, şiiri ilahî bir menzile ulaşma çabası olarak görür. Bu menzile ulaşmak için çıktığı yolculukta yalnızdır şâir, yedeğinde sadece şiiri vardır. Bu nedenle şiirlerindeki kararlı çıkış, sığ sulardan çıkış değildir. O mısralarını derinlerden süzerek, karmaşık olanı imbikten geçirerek bize yerli yerinde bir duruş ile sunar...”( Ömer KAZAZOĞLU) “Rıfat Araz’ın Şiiri, kendi şiiridir. Kendisini çeşitli yayın organlarında okumuş ve kendi duygularıma yakın bulmuştum. Onu, Nât yarışmasındaki şiiriyle daha bir sevdim. Çünkü taklidi yoktu. Bu yarışmaya, kendi duygu harmanındaki mahsulü toplayıp göndermişti… Yedi jüri üyesi de ona birincilik vermişti. Bu, bir şair için az bir başarı değildir. Bazen şiirini iki defa okurum, bu onun şiirinden aldığım hazzın işaretidir. Rıfat Araz, aslında böyle takdim ve tanıtma yazılarına ihtiyaç duyacak bir şair değildir. Onun, şiiriyle ayakta duracağına ve yarınımızın gönül coğrafyasında yerini alacağına inanıyorum…”( Muhsin İlyas SUBAŞI) “Rıfat Araz’ın şiirlerini okurken insan, sanki yıllardır suya hasret kalmış toprağın coşkusunu yaşıyor. Çoğu insanın diline peleseng ettiği “şiir iklimi” ibaresi olsa olsa işte budur diye düşünüyorum. Bu özelliğiyle Rıfat Araz’ın edebiyatımızda hak ettiği yeri alacağına da şüphem yoktur.” (Doç. Dr. Doğan KAYA) “Rıfat Araz inançlı, gelecek için baktığı nokta veya noktaların netliğiyle ilgilenen bir imza. Bu netlikleri görebilen bir şair…”( Dr. İsa KAYACAN) “…Şiirlerini okurken “İlahi Aşk” ateşinin bir ruhu nasıl tutuşturduğuna ve o ruhun vecd halindeki söyleyişine tanıklık ederiz. Araz’ın şiiri, Allah’ı tanımanın, bilmenin ve o varlığın önünde secde etmenin şiiridir. Bu coşkunluk ve aşkla söylediği şiirinde, kâinatın her zerresinde Yaratıcı’ nın isimlerini okur, O’nun nurunun akislerini görür.Araz, şiirinde biçime de oldukça önem vermektedir. Özellikle hece ölçüsünü, ahenk unsurlarını kullanmadaki ustalığı gözden kaçmayacak kadar incelikle ortaya konmuştur. (Taner NAMLI) “ARAZ’ın şiiri dinî-tasavvufî motifler taşıyor. Onların çoğu bir na’t, bir münâcât lezzetinde… Okudukça tad aldık, okudukça arşa kanatlandık. Araz, sonsuzluğu şiirlerinde âdeta bir mazmun olarak kullanmış. Her şeyin bir sonu varken o bize sonsuz olanı, ebedî olanı sezdirmeye çalışmış. Her dem var, her dem diri olanı; bakî olanı yani… hem de öyle-böyle yarım ağızla değil; gönülden bir sevgiyle, sevdayla, aşkla!.” .(R.Mithat YILMAZ) Rıfat ARAZ, Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) ile Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği (İLESAM) üyesidir. ESERLERİ: Harput’ta Eski Türk İnançları ve Halk Hekimliği, ****** Kültür ve Tarih Yüksek Kurumu, ****** Kültür Merkezi ANKARA 1995; Umut İkliminde (Şiirler),TÜRDAV.A.Ş; P.K.882.Sirkeci/ İSTANBUL 2001; İndeks Kitabevi Ankara 2007, İkinci Baskı. Sonsuzluğa Adanan Ömür (Şiirler),Kültür Ajans Yayınları, Konur Sokak 66/9 Bakanlıklar / ANKARA 2004; İndeks Kitabevi Ankara 2007, İkinci Baskı Şiir İncelemeleri, Alp Yayınları, AKARA 2005 (621 sayfa) Bir Yürek Yıkanır.(Şiirler); İndeks Kitabevi Ankara 2007 Basılacak Olan Eserleri Türk Edebiyatı Üzerine Makaleler ve incelemeler. Yakındasın A Sevgili (Şiirler) Vuslât Çağrışımları (Şiirler) BULUNDUĞU ANSİKLOPEDİLER: Türk Dünyası Ortak Edebiyatı, Türk Dünyası Edebiyatçıları Ansiklopedisi, ****** Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, 2001,Cilt I, s.419.; İhsan IŞIK, Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi, Ankara 2002, s.103,104. | |
Rıfat Araz - şiirleri
İRFÂNA DÜŞTÜM
Ma’nâ âleminde, vefâ yolunda;
Aşk ile elendim bir cana düştüm!..
Gönül vecde geldi cezbe hâlında;
Derdime gül bastım, dermâna düştüm!..
Gurbet, gam bendini bende mi kurdu?..
Mevlâ’m emaneti sırtıma vurdu!..
Her katrem ‘hû’ dedi, duruldu, durdu;
Kaynadım, çağladım devrâna düştüm!..
Duydum can özümde ney’in zârını;
Özünden ayrılmış buldum varını!..
Başımda gördükçe nefsin dârını;
Ölmeden hesaba, mizâna düştüm!..
Ömrüm, kula döndü bir hak uğruna;
Hasret odu düştü gülün bağrına!..
Girdim ibret ile âlem seyrine;
Hayretten süzüldüm, hayrana düştüm!..
Ey gönül, dost için yüzümüz var mı?
İhlâs ocağında, közümüz var mı?..
Bu sesler, ahenkler özge diyâr mı?
Bir aşkın elinden mestâne düştüm!..
Takvâyla inceldi bu içli sözüm;
Edep dergâhında, tutuştu közüm!..
Bir zikrin nûruna kandıkça özüm;
Sınandım irfandan, irfana düştüm!..
TÖVBEKÂR OLDUM
Yâ Rab bu aşk bende, benimle her an;
Aşk ile can buldum, canda var oldum!..
Bu zorlu nefsime neyledi zaman?..
Bazen kışa döndüm, kâh bahar oldum!..
Tevhîdin nûruyla, var ettin canı;
Ufkuna nakşettin eşsiz fermânı!..
Tedbirden, takdire dönen her sonu;
Tefekkür ettikçe tövbekâr oldum!..
Kader levhâsında, ince bir sır var;
Bir ömre sığmadı, aşk denen esrâr!..
Âlemi sardıkça bu derin efkâr;
Yanmış ney misâli, âh u zâr oldum!..
Ezelden ebede bu şevk, bu heves;
Firdevs’den, Mevâ’dan, Naim’den bir ses!..
Kutsal emanete yüklü her nefes;
Dal, budak saldıkça, lalezâr oldum!..
Hüzün tezgâhında, süsledin gülü;
Yardın, pâk eyledin mümin gönülü!
Sebepler içinde her tevekkülü;
Sezdikçe hem gizli, aşikâr oldum!..
Yâ Rab yakın sensin, ben benden uzak;
İçimde, iç içe binlerce tuzak!..
Ey gönül geç nefsi, benliği bırak;
Kim demiş âlemde bahtiyâr oldum?!..
VUSLAT DEDİ
Yâ Rab kulum, geldim sana;
Aşk yazıldı bu fermâna!..
Bir çilede yana yana;
‘Sabır’ dedi, oldu gönül!..
Nasıl diner bu dert, bu gam?
Hüznüm artar her bir akşam!..
Sekiz cennet, makam makam;
‘Umut’ dedi, doldu gönül!..
Nefsim arza atmış ağı;
Sökülmez mi hırsın bağı?..
Bu gurbetin, hasret çağı;
‘Biter’ dedi, daldı gönül!..
Ten, aşk ile mâ’rifette;
Can neylesin hakikatte!..
Bir ilahî adalette,
‘Hesap’ dedi, soldu gönül!..
Hakk’tan aldı, halka verdi;
Nefsi, yerden yere serdi!..
Şükür, gizli sırra erdi;
‘Hikmet’ dedi, bildi gönül!..
Budur ömrün ayı, yılı;
Yüküm nerde, neyle dolu?..
Tefekkürde bulup yolu;
‘Vuslât’ dedi, güldü gönül!..
BİLMEM
Aşkın ile bir hoş oldum;
İlki bilmem, sonu bilmem!..
Neye baksam, seni buldum;
Yönü bilmem, yanı bilmem!..
Her hâl ile yandı yürek;
Dağ yükümde bin bir emek!..
Ömür bir çark, zaman elek;
Ten öğünür, canı bilmem!..
Safta döndü, doldu gönül;
Müptelâdır güle bülbül!..
Budur, böyle erkân, usûl;
Sevgimiz var, kini bilmem!..
Yâ Rab, sende her kararım;
Gönül arar, ben ararım!..
Ötede mi ilkbaharım?..
Dünü bilmem, günü bilmem!..
Tâ ezelden bu hâldayım;
Sana gelen bir yoldayım!..
Bir bîçâre akıldayım;
Malı, mülkü, şanı bilmem!..
Menzil menzil, kubbe kubbe,
Sebep, bağlı bir sebebe!
Ne sevdâdır iner kalbe;
Unuttum ben, beni bilmem!..
YAKARIŞ EŞİĞİNDE
Aşk ile elendim, aşkla sınandım;
Bana, tutunacak dal ver İlâhî!..
Emanet yüküne, aşkla dayandım;
Bana menzil göster, yol ver İlâhî!..
Çaresi özünde bîçare miyim?
Aklını, kaybetmiş divâne miyim?..
Bu gönül nûruna, pervâne miyim?
Bana, od içinde gül ver İlâhî!..
Bu aşktır dost diyen, dostla eğleşen;
Sevgiyi sevgiyle seven, paylaşan!..
Bir içli yürektir, suyla söyleşen;
Devrine yağmur ver, sel ver İlâhî!..
Hakîkat sırrını açtın, bu canda;
Okudum, ben beni iki cihânda!..
Bildim seni bende, benden yakında;
Bana basiret ver, hâl ver İlâhî!..
Âhım var içimi âh ile oyan;
Acım var, acıma merhemi koyan!..
Seni tesbih eden, derinden duyan;
Bir ses ver, nefes ver, dil ver İlâhî!..
Bu hüzün ne zaman indi yüzüme?
Asrın vebâli mi bindi dizime?..
Dünyadan ukbâya dönen özüme;
Şefâ’at kapından, el ver İlâhî!..
NEYLEYİM…
Çile çektim deli gönlüm yol bula;
Bir mecrada, taşıp gitti neyleyim?!..
Aşkın ma’nâ deryâsında durula;
Kubbe kubbe, aşıp gitti neyleyim?!..
Ham gevherim işlenirken sarrafta;
Yüreğimi, unutmuşum tavafta!..
Ben dönerim, cihân döner bu safta!..
Aklım aşkla şaşıp gitti neyleyim?!..
Bir sevdâ ki dünya, ahret gidecek;
Bu hasretim, nefes nefes bitecek!..
Kulluk gerek, her an nefsi güdecek;
Ârif, böyle pişip gitti neyleyim?!..
Mevlâ’m, bana bir ruh verdi nûrundan…
Cümle mahlûk, can bulmaz mı sûrundan?..
Tecelliden vecde gelen Tûr’undan,
Kul, ne hâla düşüp gitti neyleyim?!..
Söze ilhâm, sel sel olup gelende,
Gönül bendi, damla damla dolanda;
İki cihan, menzilimiz olanda,
Her bir emel, coşup gitti neyleyim?!..
Tâ yüreğe, bir dağ bastı bu mühür;
Yoktan varı, var edene bin şükür!..
Böyle bir haz, böyle bir şevk bir ömür;
Aşk derdimi, deşip gitti neyleyim?!..
GÜLDÜ BÖYLE
Yüzüm döndüm dosttan yana;
Dosttan geldi bu dert bana!..
Meylim, düştü gülistâna;
Gül dokundu, güldü böyle!..
Çeken bilir sevdâ nedir…
Sevgi varken, kavga nedir?..
Gönül, gizli bir haznedir;
Bir deryâdır, doldu böyle!..
Tâ Adem’den izimiz var;
Arşa yüklü özümüz var!..
Ervâh ile sözümüz var;
Bilen bildi, oldu böyle!..
Çark misâli döner zaman;
Yalan dünya, vermez aman!..
Nice sır var, ayan beyan;
Beni, benden aldı böyle!..
Aşkla duydum, aşkla varım;
Aşktan başka yok ki kârım!..
Beni yakan her efkârım;
Oddan oda saldı böyle?..
Ne huy, ne dil, ne ırk, ne renk;
Sevgi ile doğdu âhenk!..
Bir sevdâ ki âleme denk;
Can, canânı buldu böyle!..
UMUT EKSENİNDE
Kadir Mevlâ’m, güç ver bana;
Aşkın odu indi cana!..
Ney misâli yana yana;
Sesim dört bir yana düştü!..
Seni anmak oldu işim;
Bu hâl ile hoştur başım!..
Bilinmeze attın taşım;
Beni bulmak bana düştü!..
Toprağımı suda, yelde;
Aşkla kardın bu şekilde!..
Söz kudreti yüklü dilde;
Gönül aynam cana düştü!..
Her bir zerrem, dolu dolu;
Senden sana çıkar yolu!..
Bu âlemin garip kulu;
Gün içinde güne düştü!..
Gecem gamda, günüm âhta;
Bu dert ile can felâhta!..
Bir ilâhî nazârgâhta;
Baş eğildi öne düştü!..
Terk eyledim, her bir terki;
Aşk var iken nedir korku?..
Âhım, uyandırır halkı;
Son umudum sana düştü!..
GÜL İLE GÖNLÜM
Aşkın dergâhında kaynadım, taştım;
Beni bir deryâya saldı bu gönlüm!..
Âlem-i ervâhta bir sırra düştüm;
Ahdine vefâyı bildi bu gönlüm!..
Derdime tanıktır doğan, batan gün;
Ömrüme damladı, gül renkli hüzün!..
Hızır’dan, Musa’ya bir ilm-i ledün;
Kandıkça can buldu, doldu bu gönlüm!..
Bahtıma ışık mı, bu levh-ü kalem?..
Bir sonsuz huzur mu bunca dert, elem?..
Şu küçük tohumda, binlerce âlem;
İbretten, ibretler aldı bu gönlüm!..
Mesih nefesinde göze nûr doldu;
Süleyman, aşk ile gökleri buldu!..
Ateş, güle döndü gülistân oldu!..
Gül ile boyandı, oldu bu gönlüm!..
Yükümde, sonsuza yüklü günüm var;
Umudum, çilede nazlı bir bahar!..
Beni böyle sardı bu ince efkâr;
Bir özge menzile, daldı bu gönlüm!..
Acıya ‘can’ dedim, aşka dayandım;
Secdede tutuştum, duâda yandım!..
Ashâb-ı Kehf gibi tevhîde kandım;
Zamanın elinde kaldı bu gönlüm!..
GÖNÜL YAKARIŞLARI
Yâ Rab, candır aşk kitabı;
Kalbe düştü ilk hitâbı!..
Aşıp geçtim kaç hicâbı;
Kaç esrârı, ibret ile?!..
Sevgi sundu sevdâ bağım;
Solmaz oldu bu güz çağım!..
Sızladıkça gönül dağım;
İçim doldu hasret ile!..
Nefsi bildim, özü buldum;
Sınandıkça öze daldım!..
Bu hâl ile hayran kaldım;
Akıl durdu hayret ile!..
Birsin, sana misâl olmaz;
Varsın vasfın hayâl olmaz!..
Hikmetinden suâl olmaz;
Vuslât verdin gayret ile!..
Kaç kez doğdum, kaç kez öldüm?
Bu aşk ile dile geldim!..
Her çilede irfan doldum;
Seni duydum uzlet ile!..
Nefes nefes, ocak ocak;
Sen bendesin ‘ben’den uzak!..
İki âlem sana müştâk;
Seni söyler vahdet ile!..
YER İLE GÖK ARASINDA
Tuttum gökten inen bağı;
Beni sardı edep çağı!..
Can özüme hasret dağı;
Değe değe geldim sana!..
Yıldız yıldız yanıp söndüm;
Ay nûruyla kalbe indim!..
Akan günle sana döndüm;
Doğa doğa geldim sana!..
Ceht eyledim gönül göre;
Elif yaza, sevgi dere!..
Yâ Rab, başım arştan yere;
Eğe eğe geldim sana!..
Bende ahenk, denge, biçim;
Her duâda erir suçum!..
Enginlere sığmaz içim;
Ağa ağa geldim sana!..
Hayat verdin kurda, kuşa;
Hayran oldum olan işe!..
Deryâ için garip başa;
Yağa yağa geldim sana!..
Himmet bağlı eleğime;
Rahmet yağar dileğime!..
Aşk derdini yüreğime;
Yığa yığa geldim sana!..
GİDEN GELMEZ
Aşk derdiyle yansa bu can;
Gülşen olur iki cihân!..
Şerh etmeğe kalksa lisân;
Koca devrân, almaz olur!..
Geçtim, bu gam diyârından;
Hem kışından, baharından!..
Âb-ı hayat pınarından;
İçip kanan ölmez olur!..
Ne güzeldir senden gelen;
Öz içinde seni bulan!..
Bu âlemden ibret alan;
Ezel, ebet solmaz olur!..
Mecnûn ile birdir adım;
Kerem eyle yandı odum!..
Riyâzette her maksûdum;
Menzil, makam bilmez olur!..
Ben’dir, bana ben’lik veren;
Heva eken, heves deren!..
Hâl içinde hâla giren;
Ağlar ağlar gülmez olur!..
Ehl-i irfân anlar sözü;
Ezel tütmüş gönül közü!..
Derin geçmiş aşkın izi;
Giden geri gelmez olur!..
AŞK DİYÂRINDA
Düştüm bir aşk diyârına;
Daldım varın esrârına!..
Kaderin her kararına;
Boyun eğdim hâl yerine!..
Deli gönlüm ister seni;
Hasret yakar gül bedeni!..
Akıl almaz bu düzeni;
Âlem okur dil yerine!..
Yerden göğe tüter âhım;
Hüzün derer her sabahım!..
Rahmet eyle ey Allah’ım;
Oda yandım çöl yerine!..
İhlâs ile sardım canı;
Canda buldum bin cihânı!..
Yedi iklim dört bir yanı,
Aşıp gittim yel yerine!..
Başak başak doldu dilek;
Gam öğüttü çark-ı felek!..
Çiçek çiçek, petek petek;
Damıtıldım bal yerine!..
Bu âlemle dönüp durdum;
Bir sevgiyle gönül kurdum!..
Ten erittim bir can sordum;
Çıkıp geldim gül yerine!..
AŞK HÂLİNDEN
Mevlâ’m bir aşk verdi bana;
Hâldan hâla, hayran olur!..
Vecd odunda yana yana,
Hakk yolunda kurban olur!..
Hüzün derer, mânâ süzer;
İbret ile hikmet sezer!..
Belkıs gibi gökte gezer;
Bir kul iken sultan olur!..
Bahtım saklı mayasında;
Sevgim coşar deryâsında!..
Bu garibin dünyasında;
Ney kesilir giryân olur!..
Rengi almış efkârımı;
Tutmuş gönül diyârımı!..
Merhem koyup esrârımı;
Sara sara derman olur!..
Hakk diledi oldu bu can;
Aşkla akıp doldu irfan!...
Bu aşk ile güldü zaman;
Âlemlere fermân olur!...
Kimler düşmüş aşk sırrına;
Güller dermiş gül varına?..
Kul, kul olsa öz yârına;
İki cihân seyrân olur!..
Ma’nâ âleminde, vefâ yolunda;
Aşk ile elendim bir cana düştüm!..
Gönül vecde geldi cezbe hâlında;
Derdime gül bastım, dermâna düştüm!..
Gurbet, gam bendini bende mi kurdu?..
Mevlâ’m emaneti sırtıma vurdu!..
Her katrem ‘hû’ dedi, duruldu, durdu;
Kaynadım, çağladım devrâna düştüm!..
Duydum can özümde ney’in zârını;
Özünden ayrılmış buldum varını!..
Başımda gördükçe nefsin dârını;
Ölmeden hesaba, mizâna düştüm!..
Ömrüm, kula döndü bir hak uğruna;
Hasret odu düştü gülün bağrına!..
Girdim ibret ile âlem seyrine;
Hayretten süzüldüm, hayrana düştüm!..
Ey gönül, dost için yüzümüz var mı?
İhlâs ocağında, közümüz var mı?..
Bu sesler, ahenkler özge diyâr mı?
Bir aşkın elinden mestâne düştüm!..
Takvâyla inceldi bu içli sözüm;
Edep dergâhında, tutuştu közüm!..
Bir zikrin nûruna kandıkça özüm;
Sınandım irfandan, irfana düştüm!..
TÖVBEKÂR OLDUM
Yâ Rab bu aşk bende, benimle her an;
Aşk ile can buldum, canda var oldum!..
Bu zorlu nefsime neyledi zaman?..
Bazen kışa döndüm, kâh bahar oldum!..
Tevhîdin nûruyla, var ettin canı;
Ufkuna nakşettin eşsiz fermânı!..
Tedbirden, takdire dönen her sonu;
Tefekkür ettikçe tövbekâr oldum!..
Kader levhâsında, ince bir sır var;
Bir ömre sığmadı, aşk denen esrâr!..
Âlemi sardıkça bu derin efkâr;
Yanmış ney misâli, âh u zâr oldum!..
Ezelden ebede bu şevk, bu heves;
Firdevs’den, Mevâ’dan, Naim’den bir ses!..
Kutsal emanete yüklü her nefes;
Dal, budak saldıkça, lalezâr oldum!..
Hüzün tezgâhında, süsledin gülü;
Yardın, pâk eyledin mümin gönülü!
Sebepler içinde her tevekkülü;
Sezdikçe hem gizli, aşikâr oldum!..
Yâ Rab yakın sensin, ben benden uzak;
İçimde, iç içe binlerce tuzak!..
Ey gönül geç nefsi, benliği bırak;
Kim demiş âlemde bahtiyâr oldum?!..
VUSLAT DEDİ
Yâ Rab kulum, geldim sana;
Aşk yazıldı bu fermâna!..
Bir çilede yana yana;
‘Sabır’ dedi, oldu gönül!..
Nasıl diner bu dert, bu gam?
Hüznüm artar her bir akşam!..
Sekiz cennet, makam makam;
‘Umut’ dedi, doldu gönül!..
Nefsim arza atmış ağı;
Sökülmez mi hırsın bağı?..
Bu gurbetin, hasret çağı;
‘Biter’ dedi, daldı gönül!..
Ten, aşk ile mâ’rifette;
Can neylesin hakikatte!..
Bir ilahî adalette,
‘Hesap’ dedi, soldu gönül!..
Hakk’tan aldı, halka verdi;
Nefsi, yerden yere serdi!..
Şükür, gizli sırra erdi;
‘Hikmet’ dedi, bildi gönül!..
Budur ömrün ayı, yılı;
Yüküm nerde, neyle dolu?..
Tefekkürde bulup yolu;
‘Vuslât’ dedi, güldü gönül!..
BİLMEM
Aşkın ile bir hoş oldum;
İlki bilmem, sonu bilmem!..
Neye baksam, seni buldum;
Yönü bilmem, yanı bilmem!..
Her hâl ile yandı yürek;
Dağ yükümde bin bir emek!..
Ömür bir çark, zaman elek;
Ten öğünür, canı bilmem!..
Safta döndü, doldu gönül;
Müptelâdır güle bülbül!..
Budur, böyle erkân, usûl;
Sevgimiz var, kini bilmem!..
Yâ Rab, sende her kararım;
Gönül arar, ben ararım!..
Ötede mi ilkbaharım?..
Dünü bilmem, günü bilmem!..
Tâ ezelden bu hâldayım;
Sana gelen bir yoldayım!..
Bir bîçâre akıldayım;
Malı, mülkü, şanı bilmem!..
Menzil menzil, kubbe kubbe,
Sebep, bağlı bir sebebe!
Ne sevdâdır iner kalbe;
Unuttum ben, beni bilmem!..
YAKARIŞ EŞİĞİNDE
Aşk ile elendim, aşkla sınandım;
Bana, tutunacak dal ver İlâhî!..
Emanet yüküne, aşkla dayandım;
Bana menzil göster, yol ver İlâhî!..
Çaresi özünde bîçare miyim?
Aklını, kaybetmiş divâne miyim?..
Bu gönül nûruna, pervâne miyim?
Bana, od içinde gül ver İlâhî!..
Bu aşktır dost diyen, dostla eğleşen;
Sevgiyi sevgiyle seven, paylaşan!..
Bir içli yürektir, suyla söyleşen;
Devrine yağmur ver, sel ver İlâhî!..
Hakîkat sırrını açtın, bu canda;
Okudum, ben beni iki cihânda!..
Bildim seni bende, benden yakında;
Bana basiret ver, hâl ver İlâhî!..
Âhım var içimi âh ile oyan;
Acım var, acıma merhemi koyan!..
Seni tesbih eden, derinden duyan;
Bir ses ver, nefes ver, dil ver İlâhî!..
Bu hüzün ne zaman indi yüzüme?
Asrın vebâli mi bindi dizime?..
Dünyadan ukbâya dönen özüme;
Şefâ’at kapından, el ver İlâhî!..
NEYLEYİM…
Çile çektim deli gönlüm yol bula;
Bir mecrada, taşıp gitti neyleyim?!..
Aşkın ma’nâ deryâsında durula;
Kubbe kubbe, aşıp gitti neyleyim?!..
Ham gevherim işlenirken sarrafta;
Yüreğimi, unutmuşum tavafta!..
Ben dönerim, cihân döner bu safta!..
Aklım aşkla şaşıp gitti neyleyim?!..
Bir sevdâ ki dünya, ahret gidecek;
Bu hasretim, nefes nefes bitecek!..
Kulluk gerek, her an nefsi güdecek;
Ârif, böyle pişip gitti neyleyim?!..
Mevlâ’m, bana bir ruh verdi nûrundan…
Cümle mahlûk, can bulmaz mı sûrundan?..
Tecelliden vecde gelen Tûr’undan,
Kul, ne hâla düşüp gitti neyleyim?!..
Söze ilhâm, sel sel olup gelende,
Gönül bendi, damla damla dolanda;
İki cihan, menzilimiz olanda,
Her bir emel, coşup gitti neyleyim?!..
Tâ yüreğe, bir dağ bastı bu mühür;
Yoktan varı, var edene bin şükür!..
Böyle bir haz, böyle bir şevk bir ömür;
Aşk derdimi, deşip gitti neyleyim?!..
GÜLDÜ BÖYLE
Yüzüm döndüm dosttan yana;
Dosttan geldi bu dert bana!..
Meylim, düştü gülistâna;
Gül dokundu, güldü böyle!..
Çeken bilir sevdâ nedir…
Sevgi varken, kavga nedir?..
Gönül, gizli bir haznedir;
Bir deryâdır, doldu böyle!..
Tâ Adem’den izimiz var;
Arşa yüklü özümüz var!..
Ervâh ile sözümüz var;
Bilen bildi, oldu böyle!..
Çark misâli döner zaman;
Yalan dünya, vermez aman!..
Nice sır var, ayan beyan;
Beni, benden aldı böyle!..
Aşkla duydum, aşkla varım;
Aşktan başka yok ki kârım!..
Beni yakan her efkârım;
Oddan oda saldı böyle?..
Ne huy, ne dil, ne ırk, ne renk;
Sevgi ile doğdu âhenk!..
Bir sevdâ ki âleme denk;
Can, canânı buldu böyle!..
UMUT EKSENİNDE
Kadir Mevlâ’m, güç ver bana;
Aşkın odu indi cana!..
Ney misâli yana yana;
Sesim dört bir yana düştü!..
Seni anmak oldu işim;
Bu hâl ile hoştur başım!..
Bilinmeze attın taşım;
Beni bulmak bana düştü!..
Toprağımı suda, yelde;
Aşkla kardın bu şekilde!..
Söz kudreti yüklü dilde;
Gönül aynam cana düştü!..
Her bir zerrem, dolu dolu;
Senden sana çıkar yolu!..
Bu âlemin garip kulu;
Gün içinde güne düştü!..
Gecem gamda, günüm âhta;
Bu dert ile can felâhta!..
Bir ilâhî nazârgâhta;
Baş eğildi öne düştü!..
Terk eyledim, her bir terki;
Aşk var iken nedir korku?..
Âhım, uyandırır halkı;
Son umudum sana düştü!..
GÜL İLE GÖNLÜM
Aşkın dergâhında kaynadım, taştım;
Beni bir deryâya saldı bu gönlüm!..
Âlem-i ervâhta bir sırra düştüm;
Ahdine vefâyı bildi bu gönlüm!..
Derdime tanıktır doğan, batan gün;
Ömrüme damladı, gül renkli hüzün!..
Hızır’dan, Musa’ya bir ilm-i ledün;
Kandıkça can buldu, doldu bu gönlüm!..
Bahtıma ışık mı, bu levh-ü kalem?..
Bir sonsuz huzur mu bunca dert, elem?..
Şu küçük tohumda, binlerce âlem;
İbretten, ibretler aldı bu gönlüm!..
Mesih nefesinde göze nûr doldu;
Süleyman, aşk ile gökleri buldu!..
Ateş, güle döndü gülistân oldu!..
Gül ile boyandı, oldu bu gönlüm!..
Yükümde, sonsuza yüklü günüm var;
Umudum, çilede nazlı bir bahar!..
Beni böyle sardı bu ince efkâr;
Bir özge menzile, daldı bu gönlüm!..
Acıya ‘can’ dedim, aşka dayandım;
Secdede tutuştum, duâda yandım!..
Ashâb-ı Kehf gibi tevhîde kandım;
Zamanın elinde kaldı bu gönlüm!..
GÖNÜL YAKARIŞLARI
Yâ Rab, candır aşk kitabı;
Kalbe düştü ilk hitâbı!..
Aşıp geçtim kaç hicâbı;
Kaç esrârı, ibret ile?!..
Sevgi sundu sevdâ bağım;
Solmaz oldu bu güz çağım!..
Sızladıkça gönül dağım;
İçim doldu hasret ile!..
Nefsi bildim, özü buldum;
Sınandıkça öze daldım!..
Bu hâl ile hayran kaldım;
Akıl durdu hayret ile!..
Birsin, sana misâl olmaz;
Varsın vasfın hayâl olmaz!..
Hikmetinden suâl olmaz;
Vuslât verdin gayret ile!..
Kaç kez doğdum, kaç kez öldüm?
Bu aşk ile dile geldim!..
Her çilede irfan doldum;
Seni duydum uzlet ile!..
Nefes nefes, ocak ocak;
Sen bendesin ‘ben’den uzak!..
İki âlem sana müştâk;
Seni söyler vahdet ile!..
YER İLE GÖK ARASINDA
Tuttum gökten inen bağı;
Beni sardı edep çağı!..
Can özüme hasret dağı;
Değe değe geldim sana!..
Yıldız yıldız yanıp söndüm;
Ay nûruyla kalbe indim!..
Akan günle sana döndüm;
Doğa doğa geldim sana!..
Ceht eyledim gönül göre;
Elif yaza, sevgi dere!..
Yâ Rab, başım arştan yere;
Eğe eğe geldim sana!..
Bende ahenk, denge, biçim;
Her duâda erir suçum!..
Enginlere sığmaz içim;
Ağa ağa geldim sana!..
Hayat verdin kurda, kuşa;
Hayran oldum olan işe!..
Deryâ için garip başa;
Yağa yağa geldim sana!..
Himmet bağlı eleğime;
Rahmet yağar dileğime!..
Aşk derdini yüreğime;
Yığa yığa geldim sana!..
GİDEN GELMEZ
Aşk derdiyle yansa bu can;
Gülşen olur iki cihân!..
Şerh etmeğe kalksa lisân;
Koca devrân, almaz olur!..
Geçtim, bu gam diyârından;
Hem kışından, baharından!..
Âb-ı hayat pınarından;
İçip kanan ölmez olur!..
Ne güzeldir senden gelen;
Öz içinde seni bulan!..
Bu âlemden ibret alan;
Ezel, ebet solmaz olur!..
Mecnûn ile birdir adım;
Kerem eyle yandı odum!..
Riyâzette her maksûdum;
Menzil, makam bilmez olur!..
Ben’dir, bana ben’lik veren;
Heva eken, heves deren!..
Hâl içinde hâla giren;
Ağlar ağlar gülmez olur!..
Ehl-i irfân anlar sözü;
Ezel tütmüş gönül közü!..
Derin geçmiş aşkın izi;
Giden geri gelmez olur!..
AŞK DİYÂRINDA
Düştüm bir aşk diyârına;
Daldım varın esrârına!..
Kaderin her kararına;
Boyun eğdim hâl yerine!..
Deli gönlüm ister seni;
Hasret yakar gül bedeni!..
Akıl almaz bu düzeni;
Âlem okur dil yerine!..
Yerden göğe tüter âhım;
Hüzün derer her sabahım!..
Rahmet eyle ey Allah’ım;
Oda yandım çöl yerine!..
İhlâs ile sardım canı;
Canda buldum bin cihânı!..
Yedi iklim dört bir yanı,
Aşıp gittim yel yerine!..
Başak başak doldu dilek;
Gam öğüttü çark-ı felek!..
Çiçek çiçek, petek petek;
Damıtıldım bal yerine!..
Bu âlemle dönüp durdum;
Bir sevgiyle gönül kurdum!..
Ten erittim bir can sordum;
Çıkıp geldim gül yerine!..
AŞK HÂLİNDEN
Mevlâ’m bir aşk verdi bana;
Hâldan hâla, hayran olur!..
Vecd odunda yana yana,
Hakk yolunda kurban olur!..
Hüzün derer, mânâ süzer;
İbret ile hikmet sezer!..
Belkıs gibi gökte gezer;
Bir kul iken sultan olur!..
Bahtım saklı mayasında;
Sevgim coşar deryâsında!..
Bu garibin dünyasında;
Ney kesilir giryân olur!..
Rengi almış efkârımı;
Tutmuş gönül diyârımı!..
Merhem koyup esrârımı;
Sara sara derman olur!..
Hakk diledi oldu bu can;
Aşkla akıp doldu irfan!...
Bu aşk ile güldü zaman;
Âlemlere fermân olur!...
Kimler düşmüş aşk sırrına;
Güller dermiş gül varına?..
Kul, kul olsa öz yârına;
İki cihân seyrân olur!..
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Çarş. 24 Ekim 2012, 00:30 tarafından Admin
» 100 büyükler
C.tesi 27 Şub. 2010, 03:16 tarafından Admin
» Ergenekon & Büyük klüp
Paz 19 Nis. 2009, 01:57 tarafından Admin
» Gizemli Haham MİT elemanı çıktı
Çarş. 26 Kas. 2008, 14:18 tarafından Admin
» ERGENEKON'un internet adresleri
C.tesi 04 Ekim 2008, 03:10 tarafından Admin
» KOLERA
Perş. 18 Eyl. 2008, 22:37 tarafından Admin
» yeni bir merhaba
Salı 16 Eyl. 2008, 19:47 tarafından Admin
» Darbe Çığırtkanları, ALIN SİZE DARBE !
Paz 14 Eyl. 2008, 01:27 tarafından Admin
» kurtlar vadisi gercek kişilikler
Perş. 11 Eyl. 2008, 23:37 tarafından Admin
» İşte PKK'nın sözde yönetim takımı
Perş. 11 Eyl. 2008, 23:30 tarafından Admin
» Yüzyılın en büyük davası : Ergenekon Operasyonu
C.tesi 26 Tem. 2008, 06:48 tarafından Admin
» KARAR BİRKAÇ SAATTE DE VERİLEBİLİR
Perş. 24 Tem. 2008, 09:10 tarafından Admin
» Ajan gazeteciler... Yazar Zihni Çakır, Ergenekon'un Çöküşü - 2
C.tesi 19 Tem. 2008, 03:15 tarafından Admin
» Türkiye'nin yakın tarihi : 7 darbe + 5 darbe girişimi ( Sarıkız, Ayışığı, Ayışığı-2 , Eldiven ve Yakamoz ) + Lahika 1
Cuma 18 Tem. 2008, 00:43 tarafından Admin
» MİT, Ergenekon'u beş yıl önce deşifre etmiş
Cuma 11 Tem. 2008, 19:25 tarafından Admin
» Ergenekon zanlısından dehşete düşüren telefon
Cuma 11 Tem. 2008, 19:19 tarafından Admin
» Abdüllatif Şener AK Parti'den istifa eti
Cuma 11 Tem. 2008, 19:15 tarafından Admin
» Vali: Eylem bir intihar saldırısı, 10 kişi gözaltında, kaçan 4. terörist de yakalandı
Cuma 11 Tem. 2008, 19:01 tarafından Admin
» Ergenekon'un ilginç yeni karargahı
Cuma 11 Tem. 2008, 18:57 tarafından Admin
» Darbe günlükleri ADD'de çıktı
Cuma 11 Tem. 2008, 00:46 tarafından Admin
» Ergenekonun üstünü neyle örtmeye çalışıyolar ?
Cuma 11 Tem. 2008, 00:33 tarafından Admin
» Ergenekon, Taksim'de bombalı eylem için tim kurmuş
Perş. 10 Tem. 2008, 01:33 tarafından Admin
» İstanbul'daki ABD Başkonsolosluğuna terör saldırısı düzenlendi, 3 Polisimiz şehit oldu
Perş. 10 Tem. 2008, 01:26 tarafından Admin
» Hilmi Özkök, darbe girişimini yalanlamadı
Perş. 10 Tem. 2008, 01:20 tarafından Admin
» PKK, 3 Alman dağcıyı kaçırdı
Perş. 10 Tem. 2008, 01:13 tarafından Admin
» Ergenekon zanlıları, Harp Okulu öğrencileriyle de görüşüyormuş
Perş. 10 Tem. 2008, 01:10 tarafından Admin
» Fırat, CHP'ye yüklendi: Acaba Ergenekon'la ilgili bir korkuları mı var ?
Perş. 10 Tem. 2008, 01:07 tarafından Admin
» Metris'ten Kocaeli F tipi cezaevine sevkedildiler
Çarş. 09 Tem. 2008, 02:41 tarafından Admin
» Ergenekon, Büyükanıt'ı da fişlemiş
Çarş. 09 Tem. 2008, 02:17 tarafından Admin
» Ergenekon'un üçüncü bir darbe planı daha ortaya çıktı; Kodadı: Eldiven
Salı 08 Tem. 2008, 00:40 tarafından Admin
» Eruygur'un ofisinde baston şeklinde esrarengiz silah
Salı 08 Tem. 2008, 00:36 tarafından Admin
» Emekli Oramiral Özden Örnek'ten 'Darbe günlüğü' açıklaması
Salı 08 Tem. 2008, 00:31 tarafından Admin
» İşte 'Darbe Günlükleri'nin tam metni
Ptsi 07 Tem. 2008, 00:14 tarafından Admin
» Yeni adresleri Metris Cezaevi
Ptsi 07 Tem. 2008, 00:10 tarafından Admin
» Mete Göktürk: Çetenin dışarıda kalan unsurları devreye girerse, dağ fare doğurur
Ptsi 07 Tem. 2008, 00:03 tarafından Admin
» Tuncay Özkan'ın 'kaos' mitingi deşifre olunca kimse katılmadı
Paz 06 Tem. 2008, 23:58 tarafından Admin
» Can Dündar, Savcı Zekeriya Öz'ü hedef göstermekten ifade vermiş
Paz 06 Tem. 2008, 23:52 tarafından Admin
» Ergenekon zanlısı Kuddusi Okkır öldü
Paz 06 Tem. 2008, 23:50 tarafından Admin
» Eruygur ve Tolon tutuklandı
Paz 06 Tem. 2008, 03:34 tarafından Admin
» Sinan Aygün ve emekli Albay Uğur tutuklandı
Paz 06 Tem. 2008, 03:31 tarafından Admin
» Abdüllatif Şener karar verdi, parti kuruyor
Paz 06 Tem. 2008, 03:20 tarafından Admin
» Türk-Kazak ilişkilerini Türk dünyasına örnek gösterdi
Paz 06 Tem. 2008, 03:16 tarafından Admin
» Rus-Gürcü gerilimi tırmandı Kafkasya yine diken üstünde
Paz 06 Tem. 2008, 03:12 tarafından Admin
» Ergenekon zanlısı Osman Gürbüz, Gazi provokatörü çıktı
C.tesi 05 Tem. 2008, 00:09 tarafından Admin
» Paksüt: Hangi karar çıkarsa çıksın Türkiye'de kıyamet kopacak
C.tesi 05 Tem. 2008, 00:00 tarafından Admin
» Temmuz'a kadar ülkeyi kana bulayacaklardı
Cuma 04 Tem. 2008, 02:47 tarafından Admin
» Devletin milletle barışması açısından Ergenekon - Mustafa Acar -
Cuma 04 Tem. 2008, 02:44 tarafından Admin
» DHKP-C'nin Başbakan'a suikast planlarında Ergenekon izi
Cuma 04 Tem. 2008, 02:39 tarafından Admin
» 'Mitingler planlandığı gibi pazar günü yapılacak'
Cuma 04 Tem. 2008, 02:37 tarafından Admin
» Askeri tahrik edenler, şimdi panikteler... - Hüseyin Gülerce -
Perş. 03 Tem. 2008, 01:37 tarafından Admin
» Ergenekon zanlıları 'terör örgütü'nden yargılanacak
Perş. 03 Tem. 2008, 01:29 tarafından Admin
» İlginç iddia: Madımak'ın arkasında Ergenekon vardı
Perş. 03 Tem. 2008, 01:26 tarafından Admin
» Küçük'ten büyüğe Ergenekon'dan çıkış - İrfan Yıldırım -
Perş. 03 Tem. 2008, 01:22 tarafından Admin
» Gözaltı kararı çıktığı gün Rusya'ya gitmiş
Perş. 03 Tem. 2008, 01:18 tarafından Admin
» Rusya ile hedef; çok boyutlu yoğunlaştırılmış ortaklık
Perş. 03 Tem. 2008, 01:15 tarafından Admin
» Futbolda İngiltere'yi geçtik!
Perş. 03 Tem. 2008, 01:12 tarafından Admin
» Deniz ******: Çok saygın insanlar gözaltına alınıyor
Perş. 03 Tem. 2008, 01:08 tarafından Admin
» Ergenekon'a 'rövanş' demek savcılara haksızlık
Perş. 03 Tem. 2008, 01:05 tarafından Admin
» Kim kimdir?
Çarş. 02 Tem. 2008, 06:19 tarafından Admin
» 23 kişi gözaltına alındı, 1 kişi aranıyor
Çarş. 02 Tem. 2008, 06:15 tarafından Admin
» Gecekondudaki el bombalarıyla başlamıştı
Çarş. 02 Tem. 2008, 06:03 tarafından Admin
» Ergenekon'da büyük gözaltı
Çarş. 02 Tem. 2008, 06:03 tarafından Admin
» Anayasa Mahkemesi'nden kapatmaya karşı özgürlükçü yorum
Çarş. 02 Tem. 2008, 05:38 tarafından Admin
» Ergenekon Erzurum'a uzandı
Çarş. 02 Tem. 2008, 05:35 tarafından Admin
» Siyasetin gündemi Ergenekon soruşturması
Çarş. 02 Tem. 2008, 01:10 tarafından Admin
» İddianame bitme aşamasına geldi
Çarş. 02 Tem. 2008, 01:05 tarafından Admin
» Bazılarının kimyası bozuldu - Ali AKKUŞ -
Çarş. 02 Tem. 2008, 01:00 tarafından Admin
» Aygün'ün tuvaletindeki esrarengiz silah
Çarş. 02 Tem. 2008, 00:55 tarafından Admin
» Dış ve iç gelişmeler vurdu Borsa dip, faiz tavan yaptı
Çarş. 02 Tem. 2008, 00:51 tarafından Admin
» Talat ile Hıristofyas 'tek egemenlik' için el sıkıştı
Çarş. 02 Tem. 2008, 00:49 tarafından Admin
» Cumhuriyet yazarından tehdit gibi sözler
Çarş. 02 Tem. 2008, 00:45 tarafından Admin
» ATO'yu ziyaret eden CHP'liler Ergenekon zanlılarına destek verdi
Çarş. 02 Tem. 2008, 00:42 tarafından Admin
» Anayasa Mahkemesinden suç duyurusu: CHP, hesaplarında 1 milyon YTL usulsüzlük yaptı
Cuma 27 Haz. 2008, 18:36 tarafından Admin
» Avrupa'dan sert uyarı: Parti kapatmak demokrasiye darbe olur
Cuma 27 Haz. 2008, 18:33 tarafından Admin
» Sınırda mayın temizliği çalışması başladı
Cuma 27 Haz. 2008, 18:25 tarafından Admin
» 'AK Parti ile DTP arasındaki farkı gözetiyoruz'
Cuma 27 Haz. 2008, 18:19 tarafından Admin
» Ürküten rapor: İncirlik üssü ABD'nin nükleer silah deposu
Cuma 27 Haz. 2008, 18:15 tarafından Admin
» YAŞ öncesindeki son MGK beş buçuk saat sürdü
Perş. 26 Haz. 2008, 20:36 tarafından Admin
» AK Parti kapatılırsa denetim başlar
Perş. 26 Haz. 2008, 20:33 tarafından Admin
» Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinde 'PKK'lı temizlikçi' skandalı
Perş. 26 Haz. 2008, 20:29 tarafından Admin
» CHP ve MHP ortak bildiride buluştu!
Perş. 26 Haz. 2008, 20:25 tarafından Admin
» Yeşilay' ın uyuşturucu raporu
Perş. 26 Haz. 2008, 20:04 tarafından Admin
» Başbuğ, başbakanlıktaki sürpriz görüşmenin nasıl gerçekleştiğini anlattı
Çarş. 25 Haz. 2008, 21:29 tarafından Admin
» 'Kapatma davası enflasyonu ve faizi yükseltti, bedeli çok ağır'
Çarş. 25 Haz. 2008, 21:22 tarafından Admin
» Taraf'tan ilginç belge: Dağlıca baskınını Genelkurmay önceden biliyordu
Çarş. 25 Haz. 2008, 12:53 tarafından Admin
» CHP bir başka televizyon kanalına da para aktarmış
Çarş. 25 Haz. 2008, 12:48 tarafından Admin
» Cumhurbaşkanı Gül'den ekonomide titizlik uyarısı
Çarş. 25 Haz. 2008, 12:46 tarafından Admin
» Bahçeli'nin 'kenara çekil' teklifi yargısız infaz, ibretle izliyorum
Çarş. 25 Haz. 2008, 12:40 tarafından Admin
» Sürpriz buluşma; Başbakan, Kara Kuvvetleri Komutanı'nı Başbakanlık konutuna çağırdı
Salı 24 Haz. 2008, 22:40 tarafından Admin
» Yargıtay Genel Kurulu beraat kararını onadı
Salı 24 Haz. 2008, 22:36 tarafından Admin
» ATAK Helikopter Projesi resmen imzalandı
Salı 24 Haz. 2008, 20:06 tarafından Admin
» Taraf meydan okudu: Ortaya çıkarın gazeteyi kapatalım
Ptsi 23 Haz. 2008, 19:51 tarafından Admin
» GENEL SEÇİMLER
Paz 22 Haz. 2008, 20:33 tarafından Admin
» Açıklama, belgenin varlığının itirafıdır
Paz 22 Haz. 2008, 18:38 tarafından Admin
» İlker Başbuğ Mescid-i Aksa'da
Paz 22 Haz. 2008, 18:31 tarafından Admin
» 'Bizim lügatimizde ne bıkkınlık ne de küskünlük var'
Paz 22 Haz. 2008, 18:24 tarafından Admin
» PKK'nın Erzurum-Bingöl sorumlusu öldürüldü
Paz 22 Haz. 2008, 18:21 tarafından Admin
» 7. darbeyi kim yapacak?
Paz 22 Haz. 2008, 17:48 tarafından Admin
» AK Parti Kızılcahamam'da savunma stratejesini belirledi
Paz 22 Haz. 2008, 17:46 tarafından Admin