HERŞEY VATAN İÇİN
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

İşte Ergenekon Gerçeği

Aşağa gitmek

İşte Ergenekon Gerçeği Empty İşte Ergenekon Gerçeği

Mesaj tarafından Admin Perş. 19 Haz. 2008, 00:29

Emniyet İstihbarat Dairesi Eski Başkanı Bülent Orakoğlu’dan Gündeme Bomba!
“Öcalan da Ergenekon’un adamı ve bu Görevi sürüyor!”

Ergenekon’un içinde devletin çok üst kademesinde insanlar olduğunu
ve en tepedekine kadar hepsinin deşifre edildiğini savunan Bülent
Orakoğlu’na göre, operasyonun görünmeyen kısmında bu üst düzey isimler
sessizce tasfiye edilecek! Basında ismi geçenlerin 1 numara olmadığını
kaydeden Orakoğlu, 1 numaranın isminin hiç zikredilmediğini söylüyor.
Orakoğlu, Öcalan’ın Ergenekon’un adamı olduğunu belirterek “Birçok üst
düzey devlet görevlisi ellerinde belgelerle TBMM’nin Öcalan Komisyonu
kurmasını bekliyor” dedi.

Bu defa asıl güç odaklarını görebilecek miyiz, yoksa Susurluk’ta olduğu
gibi birkaç aktörden kurtulup kendini bir süreliğine de olsa yine
temize mi çekecek derin devlet?


NATO’nun komünizme karşı kurduğu yerleşik gizli ordular, başlangıçta 16
devleti kapsıyordu. Türkiye 1952′de NATO’ya üye olduktan sonra, 27
Mayıs ihtilalinin ardından bizde de bu yapı kuruldu. Ama bu yapılar
komünizm tehlikesine karşı kurulmasına karşın, ülkelerindeki siyasi
mekanizmaları, demokrasiyi, insan haklarını hedef alıyor. Ülkelerinde
faaliyetleri çok ama bir komünist ülkeye dönük faaliyetleri hiç yok.
Demek ki bu örgütler kuruluş amaçlarına hizmet etmiyor ve arka planda
gizli ajandaları var. Tümü tek bir merkezden her daim bir ABD’li
generalin kontrolünde. Generaller değişiyor ama ABD kontrolü değişmiyor.

- Halen bir merkezden yönetilme var mı? Gladio birçok ülkede deşifre edilip dağıtılmadı mı?


Var tabii. Birçok Avrupa ülkesi irade gösterdi ve İtalya’nın Gladio
operasyonundan sonra 16 ülkeden 14′ünde bu yapılar ortaya çıkarıldı.
Bir tek Almanya ve Türkiye’de bu yapılanmalar karar verici devlet
mekanizmalarınca kabul edilmemiş ve açıklanmamıştır. Ama tamamen
bitirilmeleri, dünyanın bu konjonktüründe normal değil; bitirilmediler,
daha kontrollü oldular, milli bedenler kazandılar. Büyük ihtimal yeni
misyonları da dünyanın Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) çerçevesinde
şekillendirilmesi. BOP’un anlatıldığı kadarını biliyoruz ama bütün
dünya 80, 90 yıl önce başlamış olan BOP çerçevesinde şekillendirilmek
isteniyor.

- Tekrar Ergenekon Operasyonu’na dönersek


Çok büyük, kökü derinlerde bir yapının çok sığ bir kısmıyla karşılaşmış
durumdayız. Üstelik karşımızdaki NATO güdümlü Ergenekon değil, 28 Şubat
sürecinden önce oluşan yeni Ergenekon! Yeni Ergenekon aslında ABD ve
NATO güdümlü asıl Ergenekon’a karşı milli bir örgütlenme gibi ortaya
çıkmıştır. Ama eski ve yeni Ergenekon’un aslında farkı yok. Hatta yeni
Ergenekon’un içine eski Ergenekon’dan sızmalar da vardır. Tek fark
birinin çok profesyonel olması! NATO güdümlü Ergenekon kendini çok iyi
saklayan; yeni Ergenekon ise ortaya çıkmak isteyen, varlığını ispat
peşinde bir güç. Devlet içerisinde etkinlikleri ve kudretleri olduğunu
sanki her fırsatta göstermeye çalışıyorlar. Hrant Dink cinayetini
düşünün; adam yakalanıyor, devlet görevlileri yakaladıkları adamla
resim çektiriyor. Bilerek iz bırakıyorlar ve işin sığlığı burada! Derin
yapıların dünya çapında çok derin konjonktürel hesapları vardır. Mesela
Saddam’ın Kuveyt’i işgali, binlerce insanın Türkiye sınırına yığılması,
Türkiye’nin mecburen BM’den yardım istemesi ve nihayetinde bugünkü
sözde Kürdistan’ın fiili yapısının oluşmasını sağlayacak güvenli bir
bölge oluşturulması için Çekiç Güç’ün bölgeye gelişinin sağlanmasıYani
kalkıp da Hasdal Kışlası’ndan çıkma bombaları birtakım hedeflerde
kullanıp açık delil bırakmak, derin bir yapıdan beklenecek hareket
değil! Ama yeni Ergenekon böyle iz bırakarak giderken, gerçek Ergenekon
arka planda faaliyette. Hatta yeni Ergenekon’un bu kadar net izler
bırakmasını onlar teşvik etmiş, bu yeni yapı harcansın istemiş bile
olabilirler! Zira Ergenekon operasyonunun bir milli irade ve refleksle
yapılmış olma, Türkiye’nin kendi Gladio’sundan kurtulmak isteme
ihtimali zayıf. Sorunuzun net yanıtına gelirsek, Ergenekon şeması bu
kadar değil. Bu, operasyonun gözüken kısmı. Aslında devletin
kurumlarında kimlerin ne kadar gizli, saklı olduğu tespit edildi.

“Ergenekon’un tamamını almaya kalkarsanız”
- Yani en tepe noktasına kadar biliniyor mu? Öyleyse niye operasyona
dahil edilmiyor gerçek Ergenekon’un büyük ağabeyleri, siyaset, emniyet
ve iş dünyasındaki uzantıları?


Askeri de, polisi de, üniversitesi de, işadamı da tespit edildi.
Bunlarla ilgili devletin elinde çok ciddi bilgiler var. Hangi
kurumların bu işin içinde olduğu en tepedekine kadar biliniyor ve
devletin çok üst kademesinde insanlar var o listede! Mesela Başbakan
biliyordur bu isimleri! Ama şimdi bunların açıklanması doğru olmaz.
Ergenekon operasyonu basında şu ana kadar çıkan isimler ve cinayet
bağlantıları çerçevesinde devam eder. Bunun kurumlar içerisindeki
kademeleri zaten bir ölçüde etkisizleşmiştir bu operasyondan sonra.
Bakın Genelkurmay Başkanı “Suçlu olan cezasını çeker” diyor. Bu çok
önemli ve sadece ‘yakalanan cezasını çeker’ anlamına gelmiyor. Yani
operasyonun görünmeyen kısmında, tıpkı diğer NATO ülkelerinde yapıldığı
gibi, üst düzey isimler sessizce tasfiye edilecek, belli mevkilere
gelecekken gelemeyecekler, hatta emekli edilecekler ama normal
hayatlarına devam etmelerine müsaade edilecek! Çünkü Ergenekon’un
tamamını almaya kalkarsanız, devlette çok ciddi sıkıntı ortaya çıkar.
Devletin çok üst kademelerinden insanlar var bu yapının planlamasında.
Her yerde, en üst noktalara kadarAskeriyeye sızma girişimleri daha
fazla ama MİT ve Emniyet içinde de uzantıları var. Emniyet İstihbarat,
bu yapılanmaların nerelere kadar sızacağını bilebilecek birtakım
donanımlar kurmuştur. Ergenekon yedi, sekiz yıldır takip ediliyordu
Emniyet İstihbarat tarafından. Ben göreve geldikten sonra bu işi kimin
yaptığı, başında kim olduğu net olarak tespit edildi. Bu yüzden 28
Şubat süreciyle Emniyet İstihbarat’a büyük darbe vurulmak istendi.

- Türkiye meşhur ‘1 numara’yı konuşuyor. Türkiye yine öğrenemeyecek mi kim olduğunu?
Öğrenir. Tabii bu 1 numara yeni Ergenekon ile ilgili. Eski Ergenekon’da
NATO’nun koyduğu bir konsept ve kurumlar düzeyinde resmilik görüntüsü
ve o görüntünün altında illegal işler vardır.

- Ne zaman öğrenir?


İşte bu operasyonlar, yazdığımız kitaplar bir motor görevi görecek bu süreçte.
“İsmi geçenler 1 numara değil!”

- Medyada 1 numara olabileceği telaffuz edilen ve ima edilen isimler var
Hayır, hiçbiri değil! Kesinlikle! Zaten genelkurmay başkanı seviyesinde olması zor.

- 1 numaranın ismi bu tartışmalarda hiç zikredildi mi?


İkinci adamın ismi, birinci adam yani 1 numara diye zikredildi. Gerçek
1 numaranın ismi ise hiçbir zaman 1 numara adayları arasında
zikredilmedi. Ama 1 numara adayı olarak olmasa da, bilmeden bu
süreçlerde elbette ismi geçti, yazılıp çizildi. 1 numaranın isminin
öğrenileceği süreç başladı ve çok uzun sürmeyecektir. Şu anda eylemci
grup yakalanmışken bir numaranın alınmamasının sebepleri var.

- Ergenekon için “Amaç 2009′da darbe yaptırmaktı” deniyor. Amaç
buysa, darbeyi yapacak olanlar nerede? Emekli askerlerin kalkıp darbe
yapacak halleri olmadığına göre, orduda darbe için hazır kıta bekleyen
bir grup mu var?


Bu tip ilişkilerin TSK içinde en çok ortaya çıkardığı sendrom “Genç
subaylar sendromu”dur ve sürekli kaşınır bu. Kenan Evren anılarında
diyor ki, “Genç subaylardan gelen mektup sayısı bin civarına ulaşmışsa
bir tehlike var demektir”. Genç subaylar lafını duyduğunda, Türkiye
Cumhuriyeti’nin hem başbakanı hem genelkurmay başkanı irkilip rahatsız
olur. Çünkü 27 Mayıs’ta dönemin Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun
tutuklanmış, elleri kelepçelenmiş, askerin arasında bir sürü hakarete
uğramış. ‘Genç subaylar’ psikolojik ağırlığı çok olan bir laf ve
Türkiye’de kaos yaratan birtakım güçlerin kullanıp kışkırttığı bir
dinamik.

JİTEM’ci Cem Ersever’in arşivi emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün çiftliğinde çıktı. Neleri gün ışığına çıkarabilir o arşiv?


Cem Ersever, dönemin Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis gibi bazı
isimler, NATO’nun Güneydoğu ve Ortadoğu politikalarına karşı biraz daha
milli politikalar uygulamaya kalktıklarında maalesef enteresan şekilde
öldürüldü. Dahası birbirlerini öldürmüşler gibi gösterilmeye çalışıldı!
Eşref Bitlis’in uçağını Ersever’in düşürdüğü iddia edildi. Bitlis ve
Ersever’i öldüren aynı güç: Ergenekon! Ersever’in Ergenekon ile ilgili
çok bilgi sahibi olduğu kanaatinde değilim. Ama o sürece kadar işlenmiş
cinayetlerle ilgili çok önemli bilgiler çıkacaktır arşivinden.

- Siyasi cinayetlerin hepsinin arkasında Ergenekon mu var?


Hepsi için diyemeyiz. Ama Eşref Bitlis ve ekibinin -ki Cem Ersever de
içinde- TSK’dan enterne edilmelerindeki en önemli sebeplerden biri
Güneydoğu’da ve Kuzey Irak’ta ABD’nin projeleri dışında milli ve bu
ülke yararına birtakım projeler yürütmeleriydi. Türkiye’de birçok
kurumda milletin iradesini hakim kılacak bir yapıyla, karşı yapı hep
mücadele halinde. Ama bu mücadele kamuoyu önünde gerçekleşmiyor.

- ‘İhanet Çemberi / PKK’yı Yöneten Türkler’ adlı yeni
kitabınızda çok çarpıcı bir iddia var: Abdullah Öcalan, Ergenekon’un
adamı mı?


Evet. Ergenekon içindeki görevi bitmedi, hâlâ devam ediyor. Ergenekon
gibi yapılarda her düşünceden insan vardır; sağ, sol, Kürt; bir toplumu
oluşturan ve kutuplaşma yaratabilecek unsurlar nelerse hemen hepsi. O
dönem Ergenekon yapılanması bilinmediği ve dillenmediği için bütün
tanıklıklarda MİT diye geçiyor. Ama Öcalan ile görüşen grup
Ergenekon’un MİT’teki uzantılarıydı. Yani PKK’yı Ergenekon kurdu!
Öcalan’ın Ergenekon’un içine alınması çok örtülü bir operasyondu ama
bundan Ergenekon’un o dönem Türkiye’deki tüm üst düzey yöneticilerinin
kesin haberi vardır. Ama bu projeye nasıl izin verildi hâlâ
anlayamıyorum. Basit bir istihbarat kuralı uygulanmış, Türk solu
içinden biri (Öcalan) seçilip kullanılmış. Sonra Ergenekon, Öcalan’ı
kendi emelleri doğrultusunda kullanmış. 12 Eylül darbesini önceden
Öcalan’a haber veren ve Suriye’ye güvenli geçişini sağlayan da darbeyi
planlayanlar ve Ergenekon’un MİT’teki unsurlarıydı. Çünkü 12 Eylül
tamamen bir NATO organizasyonuydu. CIA’in 20 yıl önce hazırladığı ve
geçenlerde gizliliği kaldırılıp kamuoyu ile paylaşılan “Irak, Türkiye,
İran: Kürt Ayaklanmaları” raporunun PKK’nın kuruluş ve gelişimini
içeren üç sayfalık bölümü neden karartılmıştı? Türk istihbarat
birimleri karartılan o üç sayfayı bulmak zorundadır kardeşim. Bu kadar
basit! Bu zor bir şey değil; bulacaklar o bölümleri!

Askerlerin Öcalan ile görüşmeleri

- Kitaptaki iddialarınızdan biri de, 28 Şubat’ta üzerinize gelinmesinin
en önemli sebebinin Emniyet İstihbarat olarak bazı üst düzey askerlerin
PKK ve Öcalan ile telefon görüşmelerini tespit etmeniz olduğuDevam
ediyor mu görüşmeler?


Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı’na geçtiğimde, Hanefi Avcı (dönemin
Emniyet İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı) birtakım konuşmalar
getirdi. Bazı askerlerin Öcalan ile görüşmeleriÖnce askerle polis
arasında gerginlik yaratmak için kurulan bir tuzak sandık ama o
konuşmalar ben İstihbarat Daire Başkanlığı’ndan ayrıldıktan sonra bir
buçuk sene daha, yani 1998 sonuna kadar devam etti. Sonra Öcalan
yakalandı. Albay düzeyinde görüşmelerdi bunlar ama bir albayın da kendi
başına hareket ettiği düşünülemez! Benim daire başkanlığımdan önce de o
konuşmalar takip ediliyordu. TSK’da emir komuta zinciri vardır ama bu
faaliyetler kurumsal değildi, aksine bir cunta faaliyetiydi! Bu
görüşmeler dönemin Genelkurmay Başkanı ve MGK’nın bilgisi dışında,
cunta faaliyeti içinde bir emir komuta zinciriyle yapılmıştır.
Sonrasında niçin üzerine gidilmediği de merak konusu! Oysa bazı
dergilerde yer alan 2004 yılında darbe planları yapıldığı iddialarıyla,
PKK’nın ateşkesi bozduğu dönem kesişiyor. Bunları açıkladık ama hiç
kimse ve hiçbir yargı organı tarafından dikkate alınmaması çok
düşündürücüydü. Bu da bu ülkede gizli güçlerin ne kadar hakim olduğunu
gösteriyor.

“Elde belge, ‘Öcalan Komisyonu’ kurulmasını bekleyenler var!”
- Kitapta “Bu işin peşini bırakmayacağım” diyorsunuz. Ne yapacaksınız?


Evet, önümüz devamlı kesilmek isteniyor ama devam edeceğiz. Türkiye bir
an önce bir ‘Öcalan Komisyonu’ kurmalı. Kuramıyor! Netameli bir konu
olduğu için engelleniyor. Bir ‘Öcalan Komisyonu’ kurarsanız, belki
kendinize en büyük kötülüğü ama bu ülkeye de en büyük iyiliği yapmış
olursunuz. Ama son 30 seneyi çözersiniz! Ben Emniyet İstihbarat Daire
Başkanlığı yaptım ve benim bilgilerim o çerçevede geçerli. Benden daha
üst mertebede görevli, bildiklerini açıklamak isteyen ama toplumda
sıkıntıya düşmekten çekinen insanlar var.

- Elde belge, komisyon kurulmasını bekleyenler mi var?


Böyle bir komisyon kurduğunuzda belgelerle, bilgilerle gelecek,
bildiklerini anlatacak çok görevli var. Bırakın onu; Öcalan
yakalanmadan önce bazı askerlerle Öcalan’ın görüşmelerinin kayıtlarının
hepsi Emniyet İstihbarat’ın arşivlerinde var! Bir ‘Öcalan Komisyonu’
kurulursa alır bakarlar. Ama bizim komisyonlarda şöyle bir hata var:
Söylediğiniz, siz daha komisyondan çıkmadan medyaya ulaşıyor. Bu iş
gizlilik ve ciddiyet içinde olursa, bu insanlar ortaya çıkıp konuşur
komisyona. Herkes çağrılmalı ve gitmeli. Bu komisyonlar böyle
yıpratıldı. TBMM çağırıyor ama Veli Küçük, Teoman Koman gibi bazı
isimler gitmiyor ve götürmeye de kimsenin gücü yetmiyor. Bu komisyonlar
zayıf bırakılmış. Güçlendireceksiniz, bu komisyonlarda görev alacak
vekiller de dışarıya bilgi sızdırdığında suç işlemiş sayılmalı.

“İmralı’daki görüşmeler ortaya çıkacaktır!”

- Öcalan’ın çok enteresan bir iddiası var. Yakalandıktan hemen sonra,
dönemin Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu’nu temsilen bir
komutanın İmralı’ya gelip kendisine “Bu işi uzlaşmayla çözelim”
dediğini söylüyor. Böyle bir görüşme oldu mu?


Öcalan’ın kimlerle konuştuğu meselesi önemli. Öcalan’ın yalan söylemesi
için hiçbir sebep yok! Öcalan ile görüşülmüştür. Farklı bir niyet söz
konusu değilse, görüşülmesinde de sakınca yok.
- Ama dönemin üst düzey komutanlarının hiçbiri böyle bir görüşmeyi kabul etmedi
Etmedi ama vardır! Siz belli şeyleri söylemezseniz o şeyler yine ortaya
çıkar. Gizli kalma şansı yok. İmralı’da insanlar var, birden fazla
görevli var. Siz bunu saklarsanız, “Görüştüm” demezseniz ve bu yarın
bir gün ortaya çıkarsa art niyetli şeyler olarak değerlendirilebilir.
Ayrıca Öcalan’ın Ergenekon bağlantılarının İmralı’ya gönderdiği kimse
var mı, yok mu? HADEP’in eski yöneticisi ve Öcalan’ın eski
avukatlarından Selim Okçuoğlu niye gidip görüşmüştür? Emniyet
İstihbarat’taki tespitlerimize göre, Öcalan ile bazı askerlerin
irtibatını Selim Okçuoğlu yürütmüştür. Görüştü ve hemen sonra
yurtdışına kaçtı. Okçuoğlu’nu Öcalan ile görüştüren kim? Bunu ortaya
koyduğunuz zaman görüşenler de ortaya çıkar. Saklamanın anlamı yok.
Bunu ileride açıklarız! Ama açıklamak için şimdi iyi zemin değil. Önce
Ergenekon operasyonunun nereye varacağını, milli bir süreç haline gelip
gelmeyeceğini görmemiz lazım.
Admin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 728
Yaş : 34
Nerden : İstanbul
Kayıt tarihi : 27/05/08

https://istanbul.hareketforum.net

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz